
Uzmanlara göre, nadir toprak elementlerinin arzındaki yüzde 10’luk bir kesinti bile 150 milyar dolarlık küresel ekonomik kayba yol açabilir.
Bu tablo, Türkiye gibi yeni kaynak zenginlerine yatırım akışını hızlandırabilir. Enerji ve maden ekonomistleri, Türkiye’nin doğru teknoloji ve çevresel işleme altyapısı kurması halinde, hem Batı’nın tedarik zincirinde güvenli ortak, hem de Asya-Pasifik krizinin ekonomik kazananı olabileceğini vurguluyor.
Ekonomim haberine göre Trump yönetimi, Çin üzerindeki baskıyı artırırken, Türkiye gibi jeopolitik olarak denge noktası ülkeler, hem yeni yatırım adresi hem de stratejik işbirliği merkezi olma potansiyeline sahip.
Uzmanlara göre, Ankara açısından bu süreç, sadece maden ihracatını değil, savunma, enerji ve teknoloji üretiminde yerlileşmeyi de hızlandırabilir. Ekonomi çevrelerine göre, 150 milyar dolarlık potansiyel kaybın telafisi için Batı’nın acilen yeni bir “tedarik haritası” oluşturması gerekiyor. Bu haritada Türkiye’nin önemli bir kavşak olması uzmanlara göre ilerleyen yıllarda mümkün.
Türkiye birçok yüksek teknoloji ürününün üretiminde hayati önem taşıyan 17 elementin oluşturduğu bir cevher grubu.
Bunlar genellikle makinelerde, elektrikli araçlarda ve savaş uçaklarında kullanılan “kritik” mineraller olarak kabul ediliyor. Metalik yapılı ve genellikle manyetik, fosforesan (ışık saçan) veya katalitik özellikleriyle öne çıkıyor. Tek tek çok benzer kimyasal özellikler gösterdiklerinden ayrıştırılmaları zor. Elementlerin tamamı şu şekilde: Lantan, Seryum, Praseodim, Neodim, Prometyum, Samaryum, Avrupa, Gadolinyum, Terbiyum, Disprosiyum, Holmyum, Erbiyum, Tulyum, İterbiyum, Lütesyum, İtriyum ve Skandiyum.








