Gayrimenkul Teknolojilerinde Geleceği Şekillendiren 5 Proptech Girişimi

A1

Gayrimenkul sektörü artık yalnızca arsa, bina ve konuttan ibaret değil. Teknolojiyle buluşan sektör, “proptech” adı verilen yeni bir ekosistem yaratıyor. Yatırımcıların ilgisini çeken bu girişimler, gayrimenkulün finansmanından satışına, ofis kullanımından veri analizine kadar her noktada dönüşüm sağlıyor. İşte dünya çapında dikkat çeken 5 girişim:


Cadre nasıl bir yatırım modeli sunuyor?

Cadre, kurumsal nitelikteki gayrimenkullere yatırım yapmayı kolaylaştıran bir platform. Yatırımcılar, tıpkı kitle fonlaması sistemlerinde olduğu gibi ticari mülklerden küçük hisseler satın alabiliyor. Cadre’nin farkı, bu hisselerin online bir borsa üzerinden satılmasına olanak tanıması.

Türkiye’de son yıllarda gündeme gelen gayrimenkul sertifikası sisteminin dijital ve ticari bir versiyonu olarak görülebilecek bu model, büyük yatırımcıların yanı sıra bireysel yatırımcıların da sektöre girmesini sağlıyor. Cadre, Haziran 2025 itibarıyla 65 milyon dolarlık yatırım alarak 800 milyon dolar değerlemeye ulaştı.


Redfin’in hibrit modeli neden dikkat çekiyor?

2004 yılında kurulan Redfin, klasik emlak ofislerinden farklı olarak maaşlı gayrimenkul danışmanları çalıştırıyor. Teknoloji desteğiyle düşük komisyon oranları sunan şirket, ayrıca mortgage aracılığı ve doğrudan konut alım-satımı gibi yeni hizmetlere de yöneliyor.

Sektörün ilk halka arzını gerçekleştiren girişim olmasıyla da öne çıkan Redfin, kâr edememiş olmasına rağmen yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Halka arzı, diğer proptech girişimleri için de emsal niteliğinde.


Zillow neden ABD’nin en büyük emlak sitesi?

2005 yılında kurulan Zillow, 2011’de halka arz edildi ve bugün 8 milyar dolarlık bir değerlemeye sahip. En büyük rakibi Trulia’yı 3,5 milyar dolara satın alarak pazar liderliğini pekiştirdi.

Zillow’un iş modeli yalnızca ilan yayınlamakla sınırlı değil. Kullanıcıların arama verilerini emlak danışmanlarına satması, sektörde büyük tartışmalara yol açtı. Bu model, emlak sitelerinin sadece ilan panosu olmaktan çıkıp, veri odaklı iş modelleri geliştirmesi gerektiğini gösteriyor.


WeWork neden “ofislerin Airbnb’si” olarak anılıyor?

2010’da kurulan WeWork, esnek ofis ve ortak çalışma alanları (co-working) sunarak paylaşım ekonomisinin en bilinen markalarından biri oldu. Şirket, teknolojiyi iş modelinin merkezine koyarak kullanıcılarına kısa süreli, esnek ve topluluk odaklı çalışma alanları sağlıyor.

Bugüne kadar 4,45 milyar dolar yatırım alan WeWork, 20 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Dünyanın 110 farklı noktasında faaliyet gösteren girişim, yılda 1 milyar dolara yakın ciro elde ediyor.


Opendoor konut satışını nasıl hızlandırıyor?

Opendoor, geliştirdiği teknoloji sayesinde evini acil satmak isteyenlere anında teklif veriyor ve evi satın alarak kendi platformunda yeniden satışa sunuyor. Bu model, satıcıya hızlı ve güvenilir bir satış imkânı verirken, şirket için de büyük bir portföy oluşturuyor.

Bugüne kadar 320 milyon dolar yatırım alan Opendoor, 1 milyar dolarlık değerlemeye ulaştı. Özellikle 100 bin – 500 bin dolar arasındaki müstakil evlere odaklanması, girişime hem avantaj hem de sınırlama getiriyor.


Bu girişimler gayrimenkul sektörünü nasıl değiştiriyor?

Proptech ekosisteminin öne çıkan bu beş oyuncusu, gayrimenkul sektörünün geleceğini şekillendiriyor. Kitle fonlaması, veri odaklı satış, esnek ofis kullanımı ve hızlı konut işlemleri, gayrimenkulün klasik kalıplarını dönüştürüyor.

Yatırımcılar için de tüketiciler için de bu girişimler, gayrimenkulün daha erişilebilir, şeffaf ve dijital hale geldiğini gösteriyor.

Ahmet Albuz